Başakşehir’de bulunan Çam ve Sakura Şehir Hastanesi yoğun yağış sonrası su baskınına uğrarken binanın tavanının akıtması da dikkat çekti. Hastane 1.5 milyar lira bütçeyle Rönesans Sağlık Yatırım tarafından Japon ortaklığında inşa edildi. Altyapı çalışmaları ise Ulaştırma Bakanlığı tarafından sağlandı. Yoğun yağışa dayanamayan hastane için 2020’de mitinge dönen bir açılış yapılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle demişti: “Kaliteli ve kapsayıcı sağlık hizmetinin değerinin çok daha iyi anlaşıldığı dönemde burası sağlık turizminde Türkiye’nin marka eserlerinden biri olacaktır. Buradaki altyapı ile ilgili önceki belediye başkanlarımızın üstlendiği bu süreçte ne yazık ki yeni belediye başkanının ‘Bizim imkânlarımız yok, yapamayız’ diye çekildiği bu işi talimatımla ulaştırma bakanımıza verdik. Sağ olsun bakanımız yoldu viyadüktü bunları tamamladı.”
İBB 157 KİŞİYİ KURTARDI
Başakşehir’de su baskının yaşandığı bir diğer yüksek bütçeli yapı ise Millet Kıraathanesi oldu. Millet Kıraathanesi’nde mahsur kalan 157 yurttaşı ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ekipleri kurtardı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın kuzeni Sedat Varank inşa ettiği Başakşehir Millet Kıraathanesi’nin açılışı İstanbul’un en büyüğü sıfatıyla 2019’da açıldı.
ULAŞTIRMA BAKANLIĞI YAPTI
M3 Kirazlı-Kayaşehir Merkez Metrosu da sular altında kalan yapılar arasında yerini aldı. Metro inşaatı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden yüzde 5 ilerlemeyle devralınmıştı. Dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Halkımızın, ‘suyu getiren ile testiyi kıranı’ göreceğine inanıyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Metrodakilerin yardımına İBB İtfaiye ekipleri koştu.
PLANIN TAM TERSİ
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Pelin Pınar Giritlioğlu, İstanbul’un afetlere karşı güçlendirilmesi için gerekenlerin yapılmadığını belirtti. Giritlioğlu, “1999 depreminin arkasından İstanbul’da bir deprem master planı hazırlandı. İstanbul’un afetlere nasıl dirençli hale getirilebileceği üzerine tavsiyeler geliştirildi. 2009’da İstanbul’un üst ölçekli planı hazırlandı. Kentin kuzeyini yapılaşmaya reddeden Kuzey Ormanları’nın, su havzalarının, tarım alanlarının korunmasını öngören bir plandı. Fakat bu tarihten sonra 2011’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kurulmasıyla yeni bir kırılma dönemi yaşandı. Bu dönemden itibaren aslında İstanbul’un üst ölçekli planı ne diyorsa bunun tam tersini yapan bir iktidar gördük. Yüksek fonlu projeler hayata geçirildi. Aslında rant projeleriydi. Dolayısıyla giderek iklim krizlerini de derinleştirerek kentleri afetlere karşı kırılgan hale getirdik. Toprağı ve yeraltı sularını kaybettik” dedi.
‘ÇALIŞAMAZ HALE GETİRDİLER’
İstanbul’da yerel idarenin de çalışamaz duruma getirildiğini hatırlatan Giritlioğlu, “Gelinen noktadan bir geri dönüş olabilir ancak bunu yapabilecek bir iktidar iradesi göremiyoruz. Yerel idarenin de sorumlulukları var ancak İstanbul’da yönetimin değişmesi ardından merkezi müdahalelerle yerel idare de çalışamaz duruma getirildi. Şimdi ise İstanbul için özel kentsel dönüşüm kanunu çıkaracağız diyorlar. 20 yıldır bu şehri ve bu ülkeyi yöneten iktidar başaramadığı neyi bu yasa ile başaracak?” şeklinde konuştu.